BOĞAZİÇİ’NDE TARİHİN VE MUSİKİNİN İZİNDE-34

Boğaziçi, Bizans’tan Osmanlı’ya uzanan süreçte İstanbul’un sosyal yaşamının en renkli sayfalarını barındıran yeri olmuştur. Seyyahların, şairlerin son yüzyılda edebiyatımızda öne çıkan romanın anlatılarında vazgeçilmez bir mekân rolü üstlenmiştir. Balıkçı köyleri, zengin muhitleri, çevresine kümelenen yalı ve köşkleri, Galata’dan Kuzguncuk’a uzanan hat üzerinde Osmanlı resmî ve sivil mimarisinin incelikli örnekleriyle daima ilgi gören Boğaziçi, yaşam alanı olarak kendine özgü bir atmosfer oluşturmuştur. Yeme içme alışkanlıklarından, barınmaya, eğlence anlayışına kadar suyun etrafında zengin bir miras bırakmıştır.  Burası mesire kültürüyle öne çıkan Göksu, Kanlıca, Çubuklu ve Beykoz’uyla, ulaşımı sağlayan ama her biri taşıdığı konuğun statüsüne göre bir görünüme bürünen kayıklarıyla, İstanbul’un kozmopolit kültürünün izlerinin açıkça görünebildiği, mistik mekânlarıyla da kolektif hafızada yer almıştır. Hiç şüphesiz Osmanlı son döneminde Fuat Paşa ile Cevdet Paşa’nın girişimleriyle kurulan Şirket-i Hayriyye Boğaziçi’ne rağbeti artırmıştır.

Boğaziçi dünyası ve medeniyeti olarak adlandırılan bu su yolu tabiatı, doğal güzellikleri ve kendine özgü estetiğiyle sanatkârlara ilham kaynağı oluşturmuştur. Bir Batılı şairin ‘yer ve gök arasında dalgalanan güzel çizgi’ olarak tasvir ettiği Boğaziçi, Nevizâde Atâi’den Fenni’ye ve Yahya Kemal’e kadar birçok şairin mısralarında taçlandırmıştır. Nabizade Nazım’den Halit Ziya Uşaklıgil’e, Yakup Kadri’den Ahmet Rasim ve Abdülhak Şinasi Hisar’a edebiyatımızın önemli kalemlerinin romanlarının kahramanlarının hikâyelerinde Boğaziçi başlıca mesken olmuştur. Bebek, Kanlıca gibi yerlerde yapılan mehtap safaları ve musiki âlemleri İstanbul yaşamının ses safhalarını biçimlendirmiştir. Tanburi Cemil’den, Tatyos Bey’e, Denizkızı Eftalya’dan Safiye Ayla’ya kadar birçok önemli icracı Boğaziçi’nin ses dünyasına damga vurmuştur. Bu etkinlik kapsamında Prof. Dr. Namık Sinan Turan ve Doç. Dr. Bilen Işıktaş Boğaziçi medeniyetinin sosyokültürel ve sesten örülü dünyasını tarih ve müziğin zengin perspektifinden keyifli bir sohbet ve icralar eşliğinde konuşacaklar.

* Bu seminer KBGV tarafından Dentur Avrasya Grup'tan kiralanmış bir teknede ve açık havada gerçekleşecektir.
* Bu etkinlik KBGV'nin Tarih, Arkeoloji ve Sanat Seminerleri kapsamında düzenlenen bir seminerdir, turistik gezi değildir.
* Seminer teknede ve açık havada gerçekleşeceği için tüm katılımcıların buna uygun kıyafetle gelmeleri rica olunur.
* Tüm katılımcıların, seminer günü en geç saat 18:45'te Beşiktaş Dentur İskelesi önünde bulunmaları gerekmektedir.
* Tekne, 19.00'da Beşiktaş'tan hareket edecek ve seminerimiz başlayacak. 
* 2 saatlik seminer Boğaziçi manzarası eşliğinde devam edecek, 21.00'de yeniden Beşiktaş İskelesi'ne geri dönülecektir.
* Seminerin süresi 2 saattir ve 40 kişilik kontenjanla sınırlıdır.
* Seminer boyunca sunulacak içecekler ve atıştırmalıklar ücrete dahildir. 

Seminer organizasyonuyla ilgili tüm sorularınız için 0212 347 24 25 numaralı telefondan bize ulaşabilirsiniz.